İklim Değişikliği İle Mücadelenin Hukukun Koruma Alanına Dahil Edilmesinde İklim Davalarının Rolü

İklim Davalarına Giden Yol:

İklim değişikliğiyle mücadele kapsamında oluşturulan çeşitli sayıda uluslararası sözleşme bulunmaktadır. İklim değişikliği ile mücadelenin hukukun koruma alanı altına alınmasında bu sözleşmelerin etkileri yadsınamayacak düzeyde olsa da yalnızca dolaylı yönde koruma sağlayabilmektedirler. Bu nedenle doğrudan etki sağlayacak olmaları bakımından iklim davaları oldukça önem taşımaktadır.

İklim Davası Nedir?

İklim davaları; yargısal veya yarı yargısal merciler önüne getirilen, esası iklim değişikliği bilimi, politikası veya hukukuna dair olan davalardır. İklim davaları; toplulukların veya bireylerin, devletleri [Urgenda v. Hollanda Davası (bkz. https://climatecasechart.com/non-us-case/urgenda-foundation-v-kingdom-of-the-netherlands/)] veya şirketleri [Milieudefensie ve Diğerleri v. Shell Davası (bkz. https://climatecasechart.com/non-us-case/milieudefensie-et-al-v-royal-dutch-shell-plc/)] iklim değişikliği ile mücadele daha fazlasını yapmaya zorlamak amacıyla mevcut faaliyetlerinden ötürü sorumlu tutabilmelerini sağlamakla birlikte devletlerin ve şirketlerin hesap vermelerini sağlar. Davacılar, iklim değişikliğinde azaltım ile ilgili taleplerde bulunabilecekleri gibi uyumla ilgili taleplerde de bulunabilirler.

İklim Davalarının Önemi:

İklim değişikliği ile mücadelede stratejik bir öneme sahip olan iklim davalarında iddiayı öne sürenlerin yararları gözetilmekle birlikte aynı zamanda bir bütün olarak toplumun ve gelecek nesillerin yararına değişiklik yapılması amaçlanır. Davalar başarıyla sonuçlansın veya sonuçlanmasın önemli etkiler doğurur. Başarıyla sonuçlanan davalar, davanın açıldığı aktörü birtakım önlemler almaya zorlarken aynı zamanda açılacak olan diğer davalarda yol gösterici bir etkiye sahip olur. Başarısız sonuçlanan davalar ise iklim değişikliği alanında bilinçlenmenin sağlanması ve şirketlerin/devletlerin üzerindeki baskının artması bakımından önem taşır.

İklim Davası Açılırken İzlenilmesi Gereken Yol:

Ulusal (örn: Türkiye’nin ilk iklim davası Marmara Gölü Davası) ve/veya uluslararası [örn: KlimaSeniorinnen ve Diğerleri v. İsviçre Davası (bkz. https://climatecasechart.com/non-us-case/union-of-swiss-senior-women-for-climate-protection-v-swiss-federal-council-and-others/)]  yargı yollarına başvurulması mümkündür. Uluslararası yargı yollarına başvurabilmek için öncelikle iç hukuk yollarının tüketilmesi gerekmektedir. Türk hukuku için bu, Anayasa Mahkemesi de dahil olmak üzere tüm başvuru yollarının tüketilmesi anlamına gelmektedir. Eğer Anayasa Mahkemesinin kararıyla da istenilen sonuca ulaşılamazsa bu takdirde uluslararası mahkemelere başvurulabilecektir. 

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine üye olan devletlerin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurmaları mümkündür. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde açılan iklim davalarında  Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin özellikle yaşam hakkını düzenleyen ikinci maddesine, özel ve aile hayatına saygı hakkını düzenleyen sekizinci maddesine ve bunlarla birlikte ayrımcılık yasağını düzenleyen on dördüncü maddesine dayanılmaktadır.

Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesinin sağladığı koruma kapsamında da yargı yollarına başvurulması mümkündür. Sözleşmenin özellikle altıncı ve on yedinci maddelerine dayanılmaktadır. Bu maddelerde de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile paralel olarak yaşama hakkı ve mahremiyet hakkı düzenlenmektedir.

Bu Yazıyı Arkadaşlarınızla Paylaşın

Bu Sayfaya Yorum Yapabilirsiniz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Mesaj Gönder
Sorunuz mu var?
Scan the code
Merhaba👋
Size nasıl yardımcı olabiliriz?